Hadi biraz objektif olalım....

Herkese merhaba… Bir süredir kafamı meşgul eden bir durumu sizlerle paylaşsam mı yoksa paylaşmasam mı bilemiyordum çünkü hassas bir konuydu ve bende daha önceleri bunun aksini iddia eden paylaşımlarda bulunmuştum. Aslına bakarsanız hala da tam kararımı vermiş değilim, kafa bir gidiyor bir geliyor ama baktım ki son zamanlarda gördüğüm, okuduğum şeyler beni bir şekilde “rahatsız” ediyor, bende paylaşmaya karar verdim. Umarım mesajım doğru anlaşılır ve yanlış taraflara çekilmez… Bu arada, bu yazıyı yazdım diye bir daha asla aksini iddia eden bilgiler de paylaşmayacağım demek değil. Tabiki paylaşabilirim, sonuçta benim görevim öğrendiklerimi tüm objektifliğimle sizlerle paylaşmak ve hiçbir gruba dahil olmamak, taraf tutmamak. Bu ufak uyarıyı da yaptıktan sonra gelelim konumuza.

Konumuz şu Trump mevzu… İyi adam mı, kötü adam mı, ışık işçisi mi değil mi, insanlığın yararına mı çalışıyor, negatif tarafa daha doğrusu kendi ajandasına mı yönelik hareket ediyor diye kendi aramızda da uzun zamandır fikirlerimizi belirtiyoruz. Açıkcası Trump daha ilk seçildiği zamanlardan beri takip ettiğim yabancı uzmanlarında etkisi altında kalarak onun “iyi bir adam” olduğuna inanıyordum. Bu kurulu düzene bir şekilde çomak sokmaya gelen, aslında “onlardan” biriymiş gibi görünen ama olmayan, Qanon denen gizemli grupla beraber çalışan ve sonuçta “insanlığın” yararına çalışan bir light warrior yani Türkçesi ışık savaşçısı/işçisi. Ama peki hangi “insanlık” ve hangi coğrrafyada yaşayan “insanlar” Trump’un tekrar “muhteşem” yapmak istediği? Türkiye’de, İran’da, Irak’ta, Somali’de, Rohinya’da yaşayan insanlık mı yoksa sadece Sam amca’nın biricik ülkesinde yaşayan sevgili Amerikalılar mı? Hatırlarsınız Trump’ın en önemli seçim sloganı da zaten “To make America great again!” di. Yani, nihai hedefi Amerika’yı tekrar “muhteşem” yapmak isteyen bir Pleiades varlığından mı bahsediyoruz... 

Trump'ın arması; bunun aynı zamanda "Scottish Rite Freemason" arması da olduğu da iddia ediliyor. 

Beni bu yazıyı yazmaya iten bir diğer sebepte son zamanlarda şaşkınlıkla gözlemlediğim bile isteye “at gözlüğü takma” hali ya da diğer bir deyişle insanların objektif bakış açılarını nispeten kaybettiklerini hissediyor olmam. Şöyle ki, Trump’ın saçma sapan hatalı sözlerini bile onu destekleyen kişiler “Aslında öyle demek istemedi de böyle demek istedi” gibilerinden sürekli açıklamaya çalışıyor. Ülkemizden aşinasınızdır, bizimkilerde abuk subuk konuştuklarında yandaş medya sağolsun hemen olayı bir şekilde örtbas etmeye çalışır ya da İngilizce tabirle “sugar-coat” eder yani şekere kaplar. İşte Trump konusunda da artık biraz böyle davranıldığını hissediyorum. Mesela, çok sevdiğim ve ilgiyle takip ettiğim Magenta Pixie bile son zamanlarda sürekli pro-Trump postlar yayınlıyor, onu inanılmaz derecede övüyor ve dolayısıyla onu takip eden kitleye de “Trump’ı sorgulamayın, o her ne eylerse güzel eyler” tarzı konuşmalar yapıyor. Hatta en son yayınladığı mesajlardan birinde negatif kabalın öne sürdüğü aşının bizler için kötü olacağını ama Trump ve onun yönetiminin öne süreceği aşının iyi olacağını dahi yazmış, yani onunkini gönül rahatlığıyla yaptırabilirmişiz! Yani Trump amcanın yapacağı aşı OK, ama (Kill) Bill amcanın yapacağı aşı NO NO! Hadi ya dedim kendi kendime, iş bu noktaya geldi mi yani? Aşı bu sonuçta ciddi bir şey ve biz bunu bile “o amca yapmasın bu amca yapsın, onun yaptığı acımaz!” seviyesinde bir çocuk muhabbetine indirgeyebiliyorsak eğer vay halimize! Üstelik daha 2 gün önce David Icke kendi Twitter’ında Trump’ın aşıdan dolayı “big pharma” denen büyük ilaç endüstrisinden ciddi bir gelir elde edeceğini iddia eden bir yazı yayınladı. Tweetin görselini ekliyorum ama sayfaya ulaşılamıyor maalesef. Biliyorsunuz David Icke’a yönelik ciddi bir saldırı söz konusu…

David Icke'ın 16 Mayıs'da attığı tweetin ekran görüntüsü. Yazıya ulaşamadım maalesef...

Yazının sonunda yayınlayacağım görsellerde de -ki bunlar CNN, Fox gibi süper über yandaş medyanın sırf Trump’ı kötü göstermek için yayınladığı haberlerden alınmamıştır- Trump’ın 33. Derece Mason olduğuna yönelik ciddi iddialar ve kanıtlar var. Bunları yine Twitter’da pro-Trump olmayan ama pro-Ascension yani Yükseliş sürecine inanan ve o yolda ilerleyen bizim gibi araştırmacı insanların sayfalarından topladım. Eğer Trump’ı çeşitli uzaylı ırklarla el sıkışırken gösteren görsellere “doğru” diyerek bakıyorsak bu daha net bilgiler içeren görselleri de görmezden gelmemeliyiz diye düşünüyorum. Yeter ki objektif olalım!! Kimseye babamızın oğlu muamelesi çekmeyelim çünkü değiller hem de hiç! Bu arada öğrendiğim diğer bir detay da Trump’ın kendisine “pastor” olarak belirlediği papazında zaten yine 33. Derece üst düzey bir Mason olduğu. Asıl şimdi bu noktada Trump’ın Jared Kushner’ı da anmadan geçemeyeceğim… Biraz politik bilgiler olacak ama değer, okuyun lütfen…

Damat Kushner Trump’a başkan danışmanı olduktan sonra özellikle Ortadoğu'da bir çok denge değişmeye başladı ve müslüman coğrafyasında ciddi tartışmalara yol açan gelişmeler meydana geldi. Jared'in ailesi New York'un en zengin Yahudi ailelerinden biri ve Yahudi lobisinde çok ciddi söz sahibiler. Mart 2017'de Suudi Arabistan Kralı Selman'ın oğlu Muhammed Bin Selman, Beyaz Saray'ı ziyaret etti ve Muhammed bin Selman'ı Trump'a götüren kişi BAE'nin veliaht prensi Muhammed bin Zayed'di. Zayed, Jared Kushner'in yakın dostudur. Bu dostlukla Suudi prensi, Trump'la görüşme imkanı buldu. Mayıs ayına gelindiğinde Trump Ortadoğu turuna çıktı ve Suudi Arabistan'a gitti. Kral Selman ve Sisi ile beraber o meşhur küre pozunu verdi. O poz bir semboldü. Ortadoğu'da bir takım şeyler değişmeye başlıyordu ve o değişimin görünen yüzü Kushner'di. Trump'ın o ziyaretinden bir ay kadar sonra Haziran ayında Suudi Arabistan ve BAE, Katar'a diplomatik yaptırım uygulama kararı aldı. Krizin arkasında yine Kushner vardı. Kriz sona erdiğinde gördük ki ABD krizin tüm taraflarına milyarlarca dolar silah satmıştı. Aralık ayına gelindiğinde Suudi Arabistan'da tüm prenslere yönelik yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Bu kriz sonunda Kral Selman'ın oğlu Muhammed Bin Selman, tüm rakiplerini tasfiye ederek, tek veliaht oldu. Artık Kushner'in Muhammed Bin Selman'a geleceğin Suudi Kralı sözü verdiği yönündeki iddialar ayyuka çıkıyordu! Kushner'in görevdeyken en etkin olduğu bir başka konu da Kudüs'ün ABD tarafından İsrail'in başkenti olarak yasa dışı şekilde kabul edilmesiydi. Evangelist ve Siyonist lobi, bu kararı Trump'a aldırdı. Kushner'in buradaki rolü İsrail lehine alınan tüm kararlarda Suudi Arabistan'ı tamamen sessiz konumda bırakmaktı ve bunu da yaptı.

"Plana güvenmek mi? Hiç güvenmedim. Bu mu sonuç? İnsanlar şimdi evlerine, ülkelerine hapsoldular, kaçamıyorlar, Covid-19 testleri zorunlu kılındı, kitlesel karantina süreci, Trump orduyu mobilize etti, BM askerleri Amerikan halkına aşı dağıtıyor. Bu 21. yüzyılın Holocaust'udur."

Peki ben şimdi bunları neden yazıyorum? Bir anlamda neden kendi ayağıma sıkıyorum? Çünkü birşeylerin ters gittiğine inanıyorum arkadaşlar. Trump sempatizanlığı yapmak bir yana maalesef sevdiğim uzmanların ya da başkalarının bu adamı bir tık fazla abarttığını ve spektrumun diğer bir tehlikeli ucuna gittiğini düşünüyorum. Asıl ve tek önemli olan DENGE’dir ve siz “iyilik adına” dahi terazinin dengesini bozarsanız o doğru bir hamle olmaz. Nasıl ki bir adam çok sevdiğini iddia ettiğini karısını kıskançlık yüzünden öldürüyorsa ve biz bunu korkunç bir hareket olarak düşünüyorsak, Trump konusunda da sırf “Qanon’la ortak, Pleiades’lerle beraber çalışıyor” diyerek pembe sevgi pıtırcığı gözlükler takmamamız gerekiyor diye düşünüyorum.

İçinde yaşadığımız şu çılgın dönemde benim nacizane tavsiyem “Trust no one, but only your higher self!” yani “Kimseye güvenme, sadece kendi Yüksek Benliği’ne güven!” şeklinde olacaktır. Açıkcası Trump dahil olmak üzere hiçbir Dünya lideri şu anda bana %100 güven vermiyor, hepsine bir “?” ile bakıyorum çünkü biliyorum ki bir dünya lideri olmak için kesinlikle ve kesinlikle sizin de bazı “yanlış” yollardan yürümeniz gerekiyor.

Aslolan tek gerçek, Dünya’mız değişiyor, Yükseliş sürecine artık girmiş bulunuyoruz. Bunu inkar etmek ya da yok saymak gerçeği değiştirmez. O nedenle sevgili dostlar, kimseye güvenmeyin, denize düştük diye yılana sarılmayın ve lütfen ama lütfen her olan biteni objektif bir şekilde, onun bunun lafına bakmadan değerlendirin. Bu dönemde en önemli hazinemiz kişisel enerjimiz ve ona sahip çıkmak bizim asıl görevimiz. Kimseye körü körüne güvenmeyin, inanmayın. Her zaman kendi öz araştırmanızı yapın ve iç sesinize güvenin. Bu sözleri tabiki kendime de söylüyorum…

Yazımı sonladırırken bir kez daha bu konuda objektif olduğumu, hiçbir tarafı tutmadığımı ama sürekli bir Trump algısının pompalanmasından da rahatsız olduğum için sizlerle madalyonun birde bu yüzünü paylaşmak istediğimi ÖNEMLE ifade etmek isterim. Amacım kimsenin fikirlerini baltalamak değil sadece konuya biraz daha objektif yaklaşılması gerektiğini nacizane bir şekilde öğütlemektir. 

Teşekkürler, sevgiyle kalın…

Yazan: Neslihan Tokat

"Trump şimdi de vatandaşların yüzlerinin taranması gerektiğini söylüyor. Fakat herkes hala benim Trump'ın karanlık odaklara / derin devlete karşı savaştığını söylememi bekliyor. Bugüne kadar hiçbir tane bile derin devlet mekaniması ortadan kaldırılmadı. Aksine bu mekanizmalar Trump yönetiminin altında büyüdü."




"O bir Protestan değil. Fauci gibi o da bir Jesuit Üniversite'sinden mezun oldu. O da bir Kabala Yahudi'si ve Vincent Peele onun öğretmenlerinden biriydi. Hangi dini kabul etmedi görünüyor? Satanizm.  Ona da gerek yok zaten çünkü çevresindekiler görmemiz gereken resmi yeterince açık ve net bize gösteriyorlar."


Comments

Popular posts from this blog

Küresel anlamda neler olduğuna dair son gelişmeler

5. Boyuta Geçiş Soruları ve Yeni Dünya Düzeni