5. Boyuta Geçiş Soruları ve Yeni Dünya Düzeni

Yeni Dünya Düzeni (NWO) ve 5B'ye (Beşinci Boyut) yükseliş konusunda etrafta birçok teori ve senaryo dolaşıyor bildiğiniz gibi. Bende bu konuda kendi hislerimi sizlerle paylaşmak isterim. Her zaman tekrar ettiğimiz gibi dünyalar ayrışıyor, hem maddi anlamda hem de manevi anlamda. 2012'de yaşanan baktun sonu ya da diğer bir deyişle "dönem sonu" nedeniyle Dünya'mız yükseliş sürecine girdi, ve artık çok yüksek frekanslı enerjiler gezegene giriş yapıyorlar.
Bunun başlıca etkileri olarak bizlerde "çöp" değil ama "uyuyan" gen kodları açılmaya başladı. Uyanış bu şekilde gerçekleşiyor. Hepimiz birer mesaj taşıyıcısı, birer elektrik düğmesiyiz bu anlamda. Giydiğimiz dünyasal bedenler ciddi bir upgrade'e uğruyor. Bu zorlu uyanış sürecini başarıyla tamamlayan ruhlar 5. boyut realitesine yükselecekler, nasıl bir çocuk ilkokulu bitirip orta okula başlarsa, işte çok basit bir dille bu "yükselmeyi" de 3. boyut realitesinden mezun olup 5. boyut realitesinde tekamülüne devam etmek olarak algılayabilirsiniz.
Dünya'mız, sevgili gezegenimiz, Gaia'mız zaten capcanlı bir varlık ve o çoktan 5B'ye geçiş yaptı bile! Bizim şu anda bunu tam olarak hissedemiyor oluşumuz henüz onun o yüksek frekans titreşimine sahip olmamamız fakat sabırlı olun, hak edenler, sınavı başarıyla geçenlerin varacağı seviye o boyutlar olacak. İşte tam da bu nedenle, zaten bu süreci yaşayan aydınlık ruhlar için "Yeni Dünya Düzeni" denen kaotik, despot yapıdan korkmaya gerek yoktur. Uyanışı yaşayanlar da zaten korkmazlar çünkü onlar ruhunun derinliklerinde bilirler ki bu yaşanacağı bilinen süreç kadim zamanlardan beri geleceği haber verilen, şafak sökmeden önceki en karanlık andır. Bilirler, öğretirler, ışık olurlar ama bu "geleceği" iddia edilen sisteme inanmazlar, korkmazlar. Çünkü o sistem evet gelecektir ama onlara değil. Kime mi?
Hala ego, hırs, tutku, ihtiras, kin, nefret, maddi güç vs. gibi 3. boyut realitesinin gerçeklerini kendine yaşam amacı belirlemiş ve her türlü dürtmeye rağmen o derin uykusundan uyanmayı "istemeyen" ruhlar için evet, bu düzen gelecektir. Çünkü bu realiteyi kendileri yine kendilerine yaratmaktadırlar. Aslında anlatması zor fakat bir kere işin özünü anladınız mı yaşaması ve kavraması son derece basit bir durum... Herkes sizi kabı kadar alır, orası da ayrı...
Tekamüllerini 3B realitesinin egosal gerçeklikleri içersinde yaşamayı seçen ruhlar içinse, Dünya değil başka gezegenler hazırlanmaktadır, hatta hazırdır. Onlar ruh yolcuklarına o gezegenlerde devam edeceklerdir, "Yeni Dünya Düzeni" onlar için orada hazırdır. Çünkü dediğim gibi, güzeller güzeli Gaia'mız, Toprak Ana'mız, Doğa'mız artık ona uygulanan bitmek tükenmek bilmeyen işkencelerden bıkmış ve çocuklarına gösterdiği kutsal müsamanın sonuna gelmiştir. Bu yaşlı ama güzel dişi, artık "gerçekten" onunla 5. boyut realitesinde yaşamayı "seçen ve hak eden" ışık çocuklarıyla kendi yolculuğuna devam edecektir. Ve bu yolcukta kimisinin ağzının salyalarını akıtacak kadar anlatması hoşuna giden yapış yapış 3. boyut realitesi değil, kadim kaynaklarında öngördüğü biçimde sevgi, saygı dolu, doğayla ve kendiyle barışık, egosal veçhelerinin kurbanı olmayı çoktan bırakmış, kendine değil, başkalarına hizmet amacı güden ruhlar yer alacaktır.... Madalyonun diğer tarafında ise bu konulara dair insanlarda genel olarak ortaya çıkan belli başlı sorular var. Onları en çok düşündüren ve hatta sinirlendiren soruların başında 5. Boyut bilincine geçişi “bedenli mi bedensiz mi yapacağınız, tam olarak nasıl gerçekleşeceği, sevdiklerinize ne olacağı” geliyor. Gelmekten öte, her soruda biraz korku, bolca endişe var. Endişelerinizi kesinlikle anlıyorum emin olun fakat bunları "endişe" olmaktan çıkarmakla işe başlamak gerekiyor.
Korku, endişe, egosal hırslar, güvensiz hissetme, öfke, kin, yalan, iftira vs. gibi tüm konular bu içinde bulunduğumuz mevcut 3. Boyut realitesinin gerçekleridir. Çünkü burası için oyun böyle kurgulanmış, bizler yani oyuncularsa, zaten bunu bilerek ve isteyerek buraya gelmişizdir. Evrende hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi, bu yaşama, bu aileye, bu topluma gelmiş olmayı “seçmeniz” de asla bir tesadüf olamaz. Fakat, gelin görün ki, oyunun içinde başka oyunlar döner ve biz bir kere doğduktan sonra yaşam amacımızı ve neden bu seçimleri yaptığımızı unuturuz. Oyun işte... Fakat sebebiniz, bahaneleriniz, şikayetleriniz her ne olursa olsun bu yukarıda saydığım boyutsal duygulara körü körüne tutunduğunuz sürece ne yaparsanız yapın "yükseliş" hissini tam olarak hissedemezsiniz. Dualiteyi bırakmadıkça, kendinizle ve çevrenizle kavga etmekten vazgeçmedikçe “yükseliş” sizin için ulaşması zor bir hayal gibi kalır.
Örnek; uyanış süreciyle ilgili biraz bilginiz var, merak ediyorsunuz ama birgün karşınıza biri çıkıyor ve size bu süreçle alakalı henüz hazır olmadığınız bir bilgi veriyor. Önce affallıyor, şaşırıyor ve hatta belki soru soruyor ama istediğiniz o “tatmin edici” yanıtı alamıyorsunuz. Ve tam o anda bir yol ayrımına varıyorsunuz. Tam o anda ya “3. Boyut realitesini” bırakarak o kişiyi saf ve açık bir kalple anlamaya çalışacak ya da öfkeden deliye dönüp, mantığınıza sığmadı diye saldırıya geçeceksiniz. Eğer ikinci yolu seçerseniz artık o kişi size ne söylerse söylesin dinleyemezsiniz, kulaklarınız öfkeden tıkanmıştır. Peki o anda, durup bir düşünseniz? Öfkeniz kime, neye?
O hiç tanımadığınız, bilgisi, ilmi, amacı nedir bilmediğiniz o meçhul kişiye mi yoksa kalbin katı duvarları arasından ışığın sızmasını ve o bölgenin biraz daha esnemesini istemeyen o gururlu, savaşçı egonuza mu? Yani kendinize…
Değerli dostlar, bu konular binlerce yıllık kadim kaynaklarda yazan, inanç ve felsefe sistemlerinin temelini oluşturan, oldukça eski ve bir o kadar önemli bilgiler. Öte yandan, evet, belki bir yemek tarifi bulmak kadar kolay değil ama sonuçta eğer sizde yeteri kadar araştırır ve öğrenmek isterseniz öğrenmesi imkansız değil! Bazı kişiler “Kaynağın ne? Bunları da nerden uydurdun?” diye tutturuyorlar mesela, onları da anlıyorum fakat zaten o bolca sansürlenen Google bile “yükseliş&uyanış süreci” yazdığınızda önünüze binlerce web sitesi çıkarıyor. Sadece sizinde elinizi biraz taşın altına koyup araştırma yapmanız gerekiyor. Öğrenmeye merakı olanlar, eğer sizde benim gibi kalp gözünüzü açar ve saf bir niyetle yükseliş bilgilerini okursanız, onlarda dile gelecek ve sizi bambaşka mana alemlerine taşıyacaktır.
Bende sonuçta bu bilgileri yıllardır bıkıp usanmadan okuduğum kitaplardan, araştırmalarım sonucu keşfettiğim yazarlardan, bloglardan, videolardan öğreniyorum. Adı duyulmamış okült cemiyetlere, devlet sırlarına, Vatikan arşivlerine girdiğim yok! Ama deli gibi araştırma yapıyorum o ayrı! Siz geceleri uyurken ben yeri geliyor sabaha kadar araştırma yapıyorum, sayfalarca not alıyorum. Yabancı uzmanlarla mailleşiyorum. İşimden, gücümden, ailemden bile zaman çalıyorum yeri geldiğinde.. Ama şikayetçi miyim? ASLA. Ben bunu keyifle, sevgiyle, zevkle yapıyorum... Ve her zaman da yapmaya devam edeceğim.
O nedenle, "Çokbilmiş sen bunları nereden biliyorsun?" "Kanıt nerde?" “Saçma sapan konuşuyorsunuz!” şeklindeki amacı sırf beni ve benim gibi bilgi paylaşımında bulunan dostlarımı köşeye sıkıştırıp, “alt etmek” olan çabalara ise hafifçe bir tebessüm ediyorum. Hatta o zaman dahi dönüp kendime bakıyorum. "Acaba içimdeki hangi öfkeli parça bana yansıdı?" diye düşünüyorum. İşte, bir anlamda 5B kafası bu işte, ben size, siz bana sebep... Döngü, sarmal, herşey içiçe...
Birde, bu konular öyle "2 X 2=4" matematiğinde değil elbette, değişkenler var, karma denilen bir olgu var, hala tam olarak nasıl çalıştığını anlayamadığımız kader mekanizması var. Var da var anlayacağınız... Yani "soru sordum, cevap alamadım, boşsun" demek birine bu anlamda gerçekten anlamsız ve lüzumsuz bir eleştiri oluyor.
Tekrar yazının başına dönersek, 5. ci boyut bir bilinçtir, bilinçte bir sıçrama, frekans yükselmesidir. "Kıyam-et" demek zaten "Yüksel, ayağa kalk" demektir. Yani kişisel kıyametlerimiz kopacak derken "kişisel yükselişimiz" meydana gelecek denmektedir. Fakat bu "bedenli mi olacak bedensiz mi olacak" bunu elbette ben bilemem! Hatta belki bazılarınız yine hoşlanmayacak ama umrumda da değil! Çünkü ruh sonsuzdur, etten kemikten şu fani bedenlerin ne önemi var? Sonuçta bu beden araçları gün gelecek çürüyecek ama ruh öyle mi? O sonsuzlukta süzülen, Yaratıcı'nın özünden kopmuş ve tekrar BİR'e döneceği AN'ı bekleyen mükemmel bir parça...
O yüzden, inanın, eğer ben gerçekten kendi kıyametimi yaşayacak olsam ve bugün tam olarak 5. Boyut bilincine geçecek olsam, en son düşündüğüm şey şu fani bedenim olurdu.. Birde şunu önemle ifade etmek isterim, bu "geçiş" böyle uyuyup, uyanacağız ve bir bakmışız geçmişiz gibi bir geçiş değil elbette! Yavaş yavaş, sindire sindire, ilmek ilmek dokuduğunuz bir halı gibi düşünün bu süreci... Hergün kendinizde yaptığınız ufak değişikliklerle zaten o bilince doğru akıyorsunuz… Bazen duruyorsunuz... Geri de gidiyorsunuz! Ama önemli olan yolcuktasınız.. İstikamet belli, hedef belli, bugün mü, yarın mı, 3 ay sonra mı, hakikaten ne önemi var? 3B realitesinin lineer zaman algısını da burada artık biraz geride bırakmak gerekmiyor mu?
Bu zorlu ama değerli yolculukta size verebileceğim en önemli tavsiye sanırım şu olacaktır; bu tarz bilgileri okuduğunuzda bir anda endişeye kapılıp, o ne olacak, bu ne olacak, bana ne olacak, sevdiklerim yanımda olacak gibi korku ve endişeye kapılmadan, kendi merkezinizde kalarak, dengeli bir sabır gösterin. Güvendesiniz, bundan emin olun. Korkupta hayatı kendinize zindan etmek yerine, derin bir nefes alın ve sürecin keyfini çıkarın. Varacağınız hedefe değil, yolculuğa odaklanın... Bol bol arının, içinizi temizleyin, affedin, yol verin, fazlalıklarınızdan kurtulun, hafifleyin.. Siz bunları her geçen gün yaptıkça birgün fark edeceksiniz ki, zaten beşinci boyut bilincindesiniz... Yüksek bilincin ve idrakin yuvasında, "bana zarar verecekler mi" korkusu duymadan, özgür, mutlu ve huzurlu o boyuttasınız... Sevdikleriniz mi? Eğer sizin frekansınız yeterince yükselirse elbette onlarda sizden faydalanacak ve belki de ruh yolcuklarında keskin bir U dönüşü yaparak size katılacaklardır. Ama katılamayanlar içinde kendinizi hırpalamayın, özgür irade evreninde her seçime saygı duymalı, o ruhları da kendi seçimlerinden ötürü onurlandırmalısınız.
Şimdilik bu kadar... Daha sonra tekrar görüşmek üzere dostlar :)

Comments

Popular posts from this blog

Küresel anlamda neler olduğuna dair son gelişmeler