Yukarıdaki Neyse, Aşağıdaki O’dur.
Günlük
realitenizde meydana gelen tüm olaylar aslında güneş sistemimizin tam olarak içinden
geçmeye çok yaklaştığı foton kuşağının yüksek enerjilerinin bir sonucudur.
Bazılarına “dünyanın sonu” hissiyatını veren tüm o negatif ve sevimsiz olaylar
fizik bedenlerimizin ve kısıtlı zihinlerimizin tasvir edemeyeceği oranda zengin
plazma ışığı barındıran bu enerjilerin herşeyi ama herşeyi “açığa” çıkarmasının
bir yan etkisidir. Nasıl bir hastalığınız için ilaç içmeniz gerekiyorsa fakat
prospektüsündeki yan etkileri okuduğunuzda korkarsınız, işte daha yolun çok
başında olmamıza rağmen yakın tarihte tam olarak etkilerini hissetmeye
başlayacağımız foton kuşağının da dünyamıza ve 3. Boyut gerçekliğimize böyle
yan etkileri bulunmaktadır.
Peki bu kötü
mü? Bence kesinlikle hayır. Çünkü matriksi delerek kendi kıyametini koparan, uyanışı
seçen bizim gibi ruhlar ve tabiki sevgili Gaia’mız asıl bu “ilacı” almazsa iyileşmeyecek!
Bu ilaç (foton kuşağı) öyle mucizevi, olağanüstü bir dönüşüme uğratacak ki daha
önce yaşadığımız hiçbir duyguya, mutluluğa, rahatlığa eşdeğer değil, inanın…
Bambaşka bir realite bizleri bekleyen, daha önce hiç yaşanılmamış,
hissedilmemiş… En azından bizim “Adem/Adam” devrimiz açısından konuşursak.
Bu etkinin
bir diğer özelliği de, daha önceki yazımda da paylaştığım gibi kıyıda köşede kalmış
tüm karanlığı bir vakum gibi son hızla çekerek ortaya çıkarması. Yıllarca
öğrenilmesin, konuşulmasın diye üzeri binbir türlü hileyle örtülen onca kötülük
neden şimdi birbir ifşa oluyor? Gerçekleri anlatan, doğruları söyleyen
alternatif haber kaynakları "modern Batı" da darbe üstüne darbe
yiyor! Mesela, Twitter 7000 tane Qanon hesabını kalıcı olarak
kaldırdı! Bu mu haber alma özgürlüğü? Ve kimine güzel kimine kötü haber ama dünyamız bu yoğun enerji bulutunun içine entegre oldukça çok daha büyük
ölçekli değişimlerin gerçekleştiğine, ve “hayatta olmaz” dediğiniz dönüşümlerin
yaşandığına şahit olacaksınız. Çünkü evet, o değişimler bu “hayatta” olmaz ama
bizim bahsettiğimiz başka bir boyut, başka bir hayat zaten… Orada olur… Çok
da güzel olur.
Yüzbinlerce
yıldır karanlıkta bırakıldık ve artık gözlerimiz bile o kadar alıştı ki biraz ışık görünce afallıyoruz, dengemiz bozuluyor. Oysa ki, kendini o çok
vazgeçilmez, biricik gören “insanlık” ne türünün ilk örneği ne de sonu olacak. Bizim
siklüsumuz için konuşmak gerekirse, 10,800 yıldır karanlık bir çağ yaşıyoruz, hem de
dibi gözükmeyen, soğuk, mutsuz bir karanlık. Fakat ne heyecan verici bir
gelişmedir ki, artık bu devre sona eriyor ve bambaşka yepyeni bir çağa adım
atıyoruz. Kolaylıkla mı? İşte orası biraz tartışılır…
Fakat şurası net, foton
kuşağının etkisiyle, antik kaynakların, takvimlerin, bilge kişilerin ifade
ettiğine göre 2,160 yıllık bir aydınlık çağa giriş yapacağız. Karanlık aydınlanmamak
için savaşacak doğası gereği! Gitmek istemiyor çünkü, saltanatları bitsin,
güçleri ellerinden alınsın istemiyorlar! Ve zayıflar… Belki de tarihlerinde hiç olmadıkları kadar
zayıflar. Bunun birçok nedeni var. Bunlardan belki de en önemlisi bilime, ilime,
ezoterik&astrolojik öğretilere çok ama çok önem veren bu kesim bir gerçeğin
çok iyi farkında. İskenderiye Kütüphanesi’nden, Mısır, Çin piramitlerinden, Peru’den
ve daha birçok kadim merkezden kaçırdıkları ve Vatikan’ın o soğuk, ciddi, ritüel
dolu dehlizlerinde sakladıkları antik kitapların hepsinde aynı şey yazıyor; “Bu devre bitecek ve yerine aydınlık çocukların ışık bedenleri çağı
başlayacak.”
İşte bu yüzden şimdi çıldırmış gibi saldırıyorlar “onlardan”
olmayanlara, yaşam hakkını vermeye “layık” görmediklerine. Çünkü emin olun
bizim sahip çıkmadığımız tüm kadim bilgilere onlar en ince ayrıntısına kadar
hakimler ve yüzyıllardır bu bilgileri inceledikleri için asıl onlar çok iyi
biliyor artık kırılma vaktinin geldiğini. Siklüs sonunda gelindiğinin biz bile onlar kadar farkında değiliz. Keşke olsak…
Sahip
olduğumuz yetenekler, lütuflar, özellikler zamanında başka bir bilinç
tarafından kapatıldı ve ne hikmetse, bizde bunu fırsat bilip, kurban rolünü bir
güzel oynayıp doğuştan hakkımız olanı geri isteme/ açma hakkımızı kullanmadık.
O yüzden şimdi yaşanan tüm bu ifşaatlar, negatif kutbun işlediği insanlık
suçları ortaya çıkınca şaşırmanız, kızmanız, inkar etmeniz! Siz/Biz hiç görmek
istemedik ki! Görene, gösterene de bir güzel deli damgası yapıştırdık, oh…
İçimiz rahat mı şimdi? Hayır. Çünkü göreceğiz, öğreneceğiz ve o karanlığın
içinden kendi ışığımız yakarak yükseleceğiz!
Ayağa kalkacağız ve hakkımız olan
tüm o kaybettiğimiz yeteneklerimizi geri isteyeceğiz! Kozmik yaratıcı, galaktik
ırklar, ışık savaşçıları, yıldız tohumları… Hepsi ve herkes bize yardım etmek
için şimdi buradalar! Zaman şu an! Haydi dostlar… Yüksek benliğinizin ve
evrenin bu çağrısına kulak verin! 3. Boyutun matriksi artık sona erdi, dağılan
parçalar her gün yüzümüze daha da hızla çarpıyor. Tiyatronun son perdesi
açıldı, son oyun oynanıyor.
Hala seyirci kalıp oyun bitince sessizce salondan
dışarı kaçmaya mı çalışacaksınız yoksa o kadar motive olacaksınız ki sahneye
fırlayıp “bende varım bu oyunda” mı diyeceksiniz? Matriksin dağılan
parçaları bizi yere yapıştıramasın aksine ancak daha da yükseğe çıkmamıza yardım etsin... Bu illüzyondan çıkmanın yollarını gelin birlikte arayalım...
Birde
şunları hiç unutmayalım, hep hatırlayalım:
Trust the
plan / Plana güven / Keep your faith / İnancını koru
Yazan: Neslihan Tokat
Comments
Post a Comment