Doğmaya hazır mısın?
"Belki de dünya illüzyonuna doğmadan önce her ruh diğer tüm Galaktik ırklarla beraber oturup bu resimdeki bebek gibi gezegenimize bakıyordur?
Biraz şaşkın, biraz ürkek, biraz endişeli ama oldukça heyecanlı ve mutlu! Çünkü burası gerçekten de eskilerin dediği gibi “prison planet” yani evrensel yasaları çiğneyen bazı ruhların ceza için değil de "karma" yasası gereği ektiğini biçmesi, yaşattığını yaşaması ve eğer şanslıysa bu ruhsal olgunlaşmayı kendi yaşam süresinde henüz bilinci yerindeyken deneyimlemesi için gönderildiği/doğmayı seçtiği yegane gezegen... Öte yandan, buraya doğmayı seçen her ruh illa ki kötü tecrübeler yaşayacak, acı çekecek, kahrından ölecek diye birşey de yok! Kimimiz de tam aksine sadece ve sadece sevgiyi çapalamak, varlığımızla bulunduğumuz ortamdaki enerjiyi dengelemek, anne&babamıza unuttukları bazı güzellikleri hatıratmak gibi daha da çeşitlendirebileceğimiz farklı yüksek amaçlar için bu güzel gezegeni seçmiş olabiliriz? Ruhun sonsuz yolculuğunda burası da diğer kısa duraklamalardan biri değil mi sonuçta? Dünya yani "Planet Earth", biz sonsuz ruhlar için son derece önemli ve bir o kadar da yaşaması, deneyimlemesi zor olabilen çetin bir gezegen... Zaten sırf bu yüzden ona ve içindeki yaşayan tüm canlılara sonsuz bir sevgi ve saygı besliyorum...
Herşeyi bilen ve anlayan o güzel ruh doğum kanalından geçipte, ilk nefesini almadan hemen önce yine kendi yaptığı anlaşmaya göre öyle kalın, öyle uzun bir unutma perdesi indiriyor ki tüm zihnine... Ansızın ve ciddiyetle! Unutuyor tüm bildiklerini o sonsuz bilgeliğe, kozmik anlayışa dair...Sonra, kaldır kaldırabilirsen o unutma perdesini hem de bir ömür boyu...Biraz araladın diyelim bu sefer de o aralıktan sızan çok güçlü ve parlak “aydınlanma” ışığından gözlerin kamaşıyor ve içinde en azından bir süre daha yaşamakla yükümlü olduğun 3B alemi artık senin gözlerini rahatsız ediyor...“Karanlık burası” diyorsun “önümü göremiyorum...” Ama yinede hatırla güzel ruh; hatırla, buraya doğmayı, bu gezegeni tecrübe etmeyi bu resimdeki bebek gibi bir zamanlar SEN istedin! Tekamül etmek amacın, yaşadıklarından ders çıkarmak, aynı hataları tekrarlamamak ve her ne kadar zor olsa da ışıkta, sevgide, pozitifte kalmak.... Ya da son aşamada yine,yeni,yeniden hep ışığı seçmek.... Çünkü evrendeki en yüksek frekanstır sevgi, her ne kadar adına “dünya” denen bu gezegende yaşaması ve yaşatılması zor olsada, unutma, sen zoru seçtin sevgili Galaktik ruh...Yolun açık olsun!
Biraz şaşkın, biraz ürkek, biraz endişeli ama oldukça heyecanlı ve mutlu! Çünkü burası gerçekten de eskilerin dediği gibi “prison planet” yani evrensel yasaları çiğneyen bazı ruhların ceza için değil de "karma" yasası gereği ektiğini biçmesi, yaşattığını yaşaması ve eğer şanslıysa bu ruhsal olgunlaşmayı kendi yaşam süresinde henüz bilinci yerindeyken deneyimlemesi için gönderildiği/doğmayı seçtiği yegane gezegen... Öte yandan, buraya doğmayı seçen her ruh illa ki kötü tecrübeler yaşayacak, acı çekecek, kahrından ölecek diye birşey de yok! Kimimiz de tam aksine sadece ve sadece sevgiyi çapalamak, varlığımızla bulunduğumuz ortamdaki enerjiyi dengelemek, anne&babamıza unuttukları bazı güzellikleri hatıratmak gibi daha da çeşitlendirebileceğimiz farklı yüksek amaçlar için bu güzel gezegeni seçmiş olabiliriz? Ruhun sonsuz yolculuğunda burası da diğer kısa duraklamalardan biri değil mi sonuçta? Dünya yani "Planet Earth", biz sonsuz ruhlar için son derece önemli ve bir o kadar da yaşaması, deneyimlemesi zor olabilen çetin bir gezegen... Zaten sırf bu yüzden ona ve içindeki yaşayan tüm canlılara sonsuz bir sevgi ve saygı besliyorum...
Herşeyi bilen ve anlayan o güzel ruh doğum kanalından geçipte, ilk nefesini almadan hemen önce yine kendi yaptığı anlaşmaya göre öyle kalın, öyle uzun bir unutma perdesi indiriyor ki tüm zihnine... Ansızın ve ciddiyetle! Unutuyor tüm bildiklerini o sonsuz bilgeliğe, kozmik anlayışa dair...Sonra, kaldır kaldırabilirsen o unutma perdesini hem de bir ömür boyu...Biraz araladın diyelim bu sefer de o aralıktan sızan çok güçlü ve parlak “aydınlanma” ışığından gözlerin kamaşıyor ve içinde en azından bir süre daha yaşamakla yükümlü olduğun 3B alemi artık senin gözlerini rahatsız ediyor...“Karanlık burası” diyorsun “önümü göremiyorum...” Ama yinede hatırla güzel ruh; hatırla, buraya doğmayı, bu gezegeni tecrübe etmeyi bu resimdeki bebek gibi bir zamanlar SEN istedin! Tekamül etmek amacın, yaşadıklarından ders çıkarmak, aynı hataları tekrarlamamak ve her ne kadar zor olsa da ışıkta, sevgide, pozitifte kalmak.... Ya da son aşamada yine,yeni,yeniden hep ışığı seçmek.... Çünkü evrendeki en yüksek frekanstır sevgi, her ne kadar adına “dünya” denen bu gezegende yaşaması ve yaşatılması zor olsada, unutma, sen zoru seçtin sevgili Galaktik ruh...Yolun açık olsun!
Comments
Post a Comment