Uzun ve Başarılı Yaşa!
İzlemeyi en sevdiğim tür bilimkurgudur. Özellikle de sıkı bir Star Trek hastasıyımdır. Çocukluğumdan beri neredeyse yayınlanan her versiyonunu izlemişimdir. Netflix’de ki “Star Trek Discovery” ise son zamanlarda bıkıp usanmadan izlediğim çok kaliteli yeni bir uyarlama; görsel efektleri, işlenen farklı konuları, kozmik mesajlarıyla bambaşka bir alem ve inceleme konusu...Hatta o kadar bağımlısı oldum ki rüyalarımda artık kendimi bir Discovery kaptanı olarak görüyorum, uzay filomla beraber kötülere karşı savaşıyoruz!
İşin eğlenceli kısmı bir yana; 3B’nin bu katı, limitli, mesafeli ve bence son derece anlamsız derecede “zorlaştırılmış” bu matriks yapısı artık çoğumuza aşırı derecede katlanılmaz geliyor. Ne zaman, nerede kalınlaştı perde bu kadar? Üzerimize çöken bu ağır manipülasyon artık bir şekilde kalkmalı ve kalkıyorda. “Müdahelesizlik Yasası” tek taraflı işlememeli. Zaten Gaia’da sırf bu nedenle artık yükselişi seçti, çünkü negatif tarafın duracağı ya da sözden anlayacağı yok, o çok yıprandı ve anladı…
Evet aramızda hala tekamül seviyesinin çok başlarında bulunan bebek ruhlar var ama bence onlar her konuda iktidar hırsının büyüsüne kapılmış güç manyağı negatiflerden sayıca çok daha az. Peki neden daha “tehlikeli” bu ikinci grupta saydıklarım? Çünkü bu ruhlar maalesef ölümlü bedenlerini terk edip, öte alemlere geçtiklerinde dahi yaşamış oldukları binlerce negatif hayat gereği yine halk arasında “cehennem” diye tabir edilen düşük frekanslı alt boyutlara geri dönecekler. Yani öğrenmeyecekler, tekamül etmeyecekler… (mi)?
Belki evet, belki hayır… Fakat sürekli bir devinim halinde bulunan torus evreninde elbet onlarında sırası gelecektir frekanslarını yükseltmek için. Çünkü evrende sevgiden daha yüksek bir frekans yoktur. Herşey sevgiden ve ışıktan doğar ve kaynaktan ne kadar koparsa kopsun sonunda özüne geri döner, özüyle tekrar bir olur… Mevlana’nın dediği gibi “Sen okyanusta bir damla değilsin, damlada bütün bir okyanussun."
Peki ben bugün niye böyle bir yazı yazdım? Çünkü uzun yıllardır ilk defa elimi eteğimi çektiğim, zerre güvenmediğim politika denen saçmalık içersinde dahi bazen “kötülerin” de alt edilebileceğini, karanlıklar içersinde bir kibrit alevinin de yanabileceğini,tüm o lanet chemtrails saldırılarına, GDO’lu besinlere, içine gluten basılmış lastik kıvamındaki ekmeklere rağmen; üzerlerine acımasızca basılan bu insanların hala bir şekilde baş kaldıracak enerjiye sahip olduğunu gördüm. Kitleler olarak matrikste ufak bir delik bile açabilirsek ne mutlu bize!
Belki de… Rüyalarımdaki zaferlerim o kadar da anlamsız değildir, orada yapay zekaya karşı verdiğim mücadele burada kendini başka şekilde tezahür ettiriyordur. Belki de uyutulan genlerimiz artık daha fazla “uyutulmak” istemiyordur. Gaia ile birlikte 5B’ye geçmeyi dileyen sandığımızdan daha çok ruh vardır? Belki de hem içimizdeki hem de dışımızdaki “Klingonları” yenmenin vakti gelmiştir.
Comments
Post a Comment